Pages

26.12.10

Daily Stuff Vol 6.

  Resmi olarak ilk çeviri işimi almış bulunuyorum, o yea. Buradaki resmi, karşılığında bir para alacağım demek oluyor. Konusu da pek bir garip; "Tek elle hızı şekilde doldurulabilen U şeklinde yaylı ve kızaklı silah kılıfı mekanizması" ve evet, bu sadece başlığı! Demin 13 satırlık paragrafımsı bir cümle (demeye de dilim varmıyor) çevirdim. Daha doğrusu o mu beni çevirdi, ben mi onu çevirdim, bu konuda ikimiz de kararsızız. Yazarken kafası headbang yapar gibi sallanan bir kalemim var. Evet kalemimin bir kafası var. Üstüne bir de upuzun, örgülü, simsiyah saçları vaaaar. Çook tatlı. Yazdıkça coşuyor, çeviri yaparken onu kullanıyorum, beraber coşup duruyoruz.

  "Çok bilirim, herşeyi ben bilirim" havalarında gezen tiplere uyuz, gıcık, sinir, kıl, deli vs. oluyorum. Kendisinin doğru olduğuna %100 inandığı şeylerin, başkaları için de doğru olmak zorunda olmadığını anlayabilmelerini isterdim. Ne demiş atalarımız; "Çok bilen, çok yanılırmış." Aslında sen kendini çok görmüş, geçirmiş, yaşamış, okumuş, hayatın felsefesini çözmüş sanıyor olabilirsin ama benim bildiklerimin yarısını bile bilmediğinden eminim. Dost acı söylermiş dostum. Çok bildiğini sanıyorsun ama yalışsın. Ayrıca n'olur kendi düşüncelerini başkalarına kabul ettirmeye çalışmaktan da vazgeç! Bir de günah keçisi oldum, iyi mi?! Madem herşeyin en iyisini sen biliyordun, benim lafıma uymayaydın, ben sadece fikrimi beyan etmiştim hem, cık cık.

  "Tentador", "Şuh" kelimesinin ispanyolcası. Bizim grubun jargonu baya geniş. Konuştuklarımızı dışarıdan biri dinlese, hiçbir şey anlamaz, üstüne "Bunlar iyi mi?" diye düşünür. Ve biz sadece göndermeler ve imalarla muhabbet kurup, çok da güzel eğleniyoruz. Herkes bizim gibi olamaz kiiii. 24 Aralık mübarek Cuma günü, Dünya Tentadoras Günü'ydü, yani; "Le dia de las tentadoras".


  Yılbaşı yaklaşıyor, heryer süslenmeye başladı. Everywhere is red... Rujlar, ojeler, eşyalar, dekorlar, elbiseler, donlar... 8, 9, 10, kırmızı don, haha. Yeni  bir yıl, yeni umutlar mı demektir? Herkes her yeni gelen yıla sonsuz bir umut ve beklentiyle bakar, ama her yeni yılın sonunda görürüz ki, hiç kötülük olmayacakmış düşüncesiyle girdiğimiz o yılda, hayalkırıklıkları, üzüntüler, pişmanlıklar, hiç yaşanmamış olmasını dilediğimiz şeyler olmuştur. Her yeni yılda olacaklar da... Değişmeyen bir kural gibi bu. 2011'e de umutla bakıyoruz. Kötü şeyler elbet olacaktır ama umut etmek güzel. İyi düşün, iyi olsun. "Evrene pozitif enerji yolla" olayı.

  2 gün önce, daha önce hayatımda hiç yapmadığım birşeyi yaptım. Okula gittim (yok canım okula çok gittim daha önce), derse geç kaldım (bunu da çok yaptım daha önce), amaaaa, derse girmedim! Aman Allah'ım! Bu benim için büyük birşey. Hava çok hoştu, sıcak çikolata alıp, arkadaşımla muhabbet ettim. Çok da keyifliydi valla. Ama dersi ekmiş olmanın verdiği hafif vicdan azabı olmayaydı daha keyifli olabilirdi ya, neyse...

  İleride evleneceğim adamı (öyle biri varsa) çok merak ediyorum. Eminim herkes hayatında en az bir kere merak etmiştir. Hep düşünmüşümdür, acaba şu an nerede, ne yapıyor, ne düşünüyor, adı ne filan. Duymuştum ki, ilk defa uyuduğun bir evde, yastığının altında o evin anahtarını koyarsan, rüyanda evleneceğin kişiyi görürmüşsün. Şimdi oturduğumuz evde ilk kaldığımız gün yapmıştım bunu, rüyamda kimseyi görmedim. Evde kalıcam sanırım.

  05 aldığını sandığın sınav kağıdına bakarsın da, aslında 85 aldığını görürsün ya, işte öyle gülümsemenizi istiyorum!








Günü sözü -> Hamamböceği kafasız 8 gün yaşarmış. Peh! O da birşey mi? Kimi insanlar beyinsiz bir ömür yaşıyor.
Bugün günün şarkısı yok malesef.

0 dedim, olacak!:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...