Pages

31.5.12

Saçlarımdaki beyazlar asabımı bozuyor

Bugün benim doğum günümm. Beyazlarım çoğaldı, gözlerimin altında da kırışıklık yakaladım. 23'e girdim öptüm ok bay :D

17.5.12

Uyumak candır

  Sabahlamak, iki gece üstüste olunca bünyeyi sallıyor. Bu sefer sabahlamak hiç de güzel değil. Kardeşimin hala ateşi var, başında bekliyoruz, nöbet bende şimdi. Boş kalıp da uyumamaya çalışırken bol bol düşünüyorum, normalde çok az düşünüyormuşum gibi!. Bi sevgilim olsa falan demiştim ya, olsa da bi dert olmasa da. Ben biraz (!) takıntılı bir insanım, biriyle çıkmadan önce, çıkarken, çıktıktan sonra, her türlü soruna kafayı takabilen, sorun yoksa mutlaka kafasında yaratmaya meyilli, sorunları yaratıp yaratıp da günlerce üstünde düşünerek en az 3 gününün ağzına sıçabilitesi olan bir insanım. Velhasıl, ben en öncelikle, bi ilişkide karşımdakine nasıl güvenebileceğim hakkında büyük şüpheler taşıyorum. Söylediği her şey yalan olabilir, benim ruhum bile duymayabilir. Neler görüyoruz, duyuyoruz televizyonlarda çevremizde falan. Şeytanın bile aklına gelmeyecek katakulliler, oyunlar, yalanlar, kandırmalar, aldatmalar, ihanetler filan. Sonra bunları görünce de diyorum ki; gel de karşındakine güven! Bi de tanıyabilme meselesi var. Bi insanı ne kadar zamanda tanıyabilirsin? Tanıyabilir misin bi de? Ya çok başarılı bir yalancıysa ve sen onu hiç bi zaman gerçekten tanıyamadıysan, nasıl o insanla birlikte bir şeyler yürütebilirsin ki? Kendime soruyorum, ey insan söyle, nasıl? Kapalı bir kutu var karşında. Tek şansın söylediklerine inanmak. Ama söylediği her sözün gerçek mi yalan mı olduğunu nereden bilebilirim bilmiyorum. Ben bu kadar paranoyakken kime nasıl güvenip, nasıl kafamın rahat ettiği bir ilişki yaşayabilirim onu da çok merak ediyorum.

  Düşünsene blog, karşındaki sana bir şey söylüyor, bir konu hakkında geçerli bir sebep sunuyor ve sen elindeki aslında tek seçenek olan "inanmak"ı seçiyorsun. Ama ya yalan söylüyorsa, ya kandırıyorsa seni? Nasıl bilebileceksin bunu? Bilemezsin. Dedim ya tek şansın inanmak. Ona inanmamayı seçsen bile, bir sonraki kişiye inanıp inanmayacağın da belli değil ki. Hep aynı şey. İyi midir, kötü müdür, sana uygun biri midir ya da istediğin gibi biri midir bunu ne zaman anlayabilirsin tam olarak? Heh gel de takılma şimdi. Ah şu güven meselesi valla beni benden alıyo yine. Babana bile güvenme derler ya bu devirde, ben annem-babam-kardeşim haricinde kimseye güvenemeyen, herkesten her şeyi bekleyen bir insanken, nasıl da karşımdakinin her sözüne gözükapalı inanmayı başarabilirim? Off of, zor bu ilişki işleri. Birbirinin huylarına alışabilme, saygı gösterebilme, tanıyabilme, uyum sağlayabilme, geçinebilme, mutlu olabilme vs. vs. ne kadar zor yabancı birisiyle. Hele onu gerçekten tanıyıp tanıyamayacağına, güvenip güvenemeyeceğine emin olamayınca.

  Ve paranoyak Larien, arka planda 12712576.kez çalan "Dibine Kadar" şarkısıyla birlikte, beyninin azalmaya başayan hücrelerini yiyip bitiren bu düşüncelerini de alarak, düşünceler aleminin karanlık, uzun ve karmaşık sokaklarında kaybolmaya doğru yola çıktı...

Bu da tapılası şarkı,

5.5.12

Bi git artık lan

  Şu lanet spam 'Adsız'dan kurtulmak istiyorum artık, yeter lan. Her gün aynı postun altına yazılmış 15261521652165 tane linkin bildiri mailinden sıkıldım anasını satayım. Bak yine küfür edicem şimdi.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...