Pages

19.12.10

Daily Stuff Vol. 3

  Her gün 1 yeni bilgi fırtınası devam ediyor, o yea.

  İnsan 6 saat arkadaşlarıyla boş kalsa n'par? Sinemaya gider, saatleri uymuyorsa geri döner, olmadı sessiz sinama oynar. Tıkınır, dedikodu yapar. Hava -12137 dereceyse, dışarı çıkamaz, sıcak çikolata içer. Akşamın köründeki derse kadar yorulur, pestili çıkar, derse girip hocanın mükemmel esprilerine maruz kalarak, her zamanki gibi 2.öğretim gibi hissederek eve dönüş yoluna koyulur.

  Off ya, çok fena tıkınıyorum bugünlerde, kış geldi ya, evde yapacak bişey bulamayınca, dolapla kanka olduk. Facebook'ta bir grup vardı "Checking the fridge every 10 minutes to see if any food magically appeared" diye. Aynı o durumdayım, korkuyorum kış sonunda 60 kilo filan olmaktan... Hatta şu anda bile tıkıştırıyorum ağzıma birşeyler.

  Gitarım bana küsmemiş, o kadar sevindim ki bana bunu söylediğinde! 3 Days Grace - Last To Know çaldı bana biraz. Özlemişim sesini, parmaklarımı acıtmasını.. Keşke daha çok zaman ve imkan ayırabilsem ona da duyduğum bütün güzel şarkıları çalabilse bana.

  Bugün yine bir taraflarım dondu okuldan dönerken. Hava o kadar soğuktu ki, dışarı çıkmaktan ödüm kopuyor, sırtımda kapkalın montum (çok şükür), çizmelerim ve atkım olduğu halde. Öyleleri var ki, sokaklarda görüyorum kimi zaman, yalınayak çocuklar, sırtında yırtık yelekler olan adamlar, ayağında doğru düzgün ayakkabısı olmayan kadınlar.. Geçen sene bir adam vardı, Beyazıt'ta görüyordum onu hergün, o soğukta ben kalın elbiselerim içince bile donarken, o yalınayak, üstünde incecik kıyafetlerle titriyordu. Aslında hergün aynı şekilde görüyordum onu, bilmiyorum belki daha acınası gözükebilmek için o şekilde duruyor da olabilirdi, ama n'lursa olsun  bu onun tercihi değildi. Bana hep garip gelir. Kimi insanlar yalılarda, villalarda, havuzlu, hizmetçili evlerde yaşar, kimileri yiyecek ekmek bulamaz filan... Eğlence gecelerinde, parasını verip gelenler yer, içer, oynar, eğlenir. Onlarla aynı insani özelliklere sahip başka insanlarsa onlara hizmet eder, aslında hiçbir farkları yoktur birbirlerinden. "Herkes kendi hayatını yaşar" işte bir yerde. Herkes için farklı roller biçilmiş, herkes kendi rolünü oynar, repliklerini söyler ve sahneden ayrılır. Yaşadığımız hayat bir durak sadece,  bunun farkında olmalı ve rolümüz hiç de fena değilse-diğerlerine nazaran-, şükretmeli bence...

  "Anı yakala" felsefesine çok fena takmış durumdayım. Kimseyi tınlama, hayat boş eğlen coş modundayım da, faaliyette bir aktivite yok henüz. Kafamın içinde coşup oturuyorum. Hatta orda hızma bile taktım, hem de burnumu deldirerek, ohh kimse de birşey demedi.

  Hoş bir şiire rastladım geçen, yazarı meçhul;

Bir güzellik yap kendine!
Ve sadece sahip olduklarını düşün; mutlu ol onlarla!
Sahip olamadıkların üzülsün senin olmadıklarına...

Bir güzellik yap kendine!
Keşkeleri hiç düşünme!
Mutlu ol seçimlerinle.
Bırak keşkeler üzülsün senin seçimlerine...

Bir güzellik yap kendine!
Her yeni günü senin günün ilan et
Ve şımart kendini olabildiğince.
Bırak dünler üzülsün seçilmediğine.

Bir güzellik yap kendine!
Kalbinde daha da büyüt sevgisini sevdiklerinin!
Bırak sevmediklerin üzülsün kalbinde yerleri yok diye...

Bir güzellik yap kendine!
Sev kendini kimseleri sevmediğin kadar.
Mutlu ol varlığınla.
Bırak seni sevmeyenler üzülsün!
Yüreklerine sığamayacak kadar büyüksün diye...


15.12.10

0 dedim, olacak!:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...