Pages

27.2.12

Düşünüp başlık bulunamayan post

  Yaşıyorum! Evet yaşıyorum. Her günümü dolu dolu, sıkıntı, mutluluk, gerginlik, yorgunluk, sorumluluk, hayaller, umutlar, eğlence, yoğunluk dolu yaşıyorum. Hepsini yaşıyorum, tüm duyguları, düşünceleri, hisleri. Hissediyorum yaşarken hayatı kaçırmamaya çalışarak. Bulduğum her boşlukta hissediyorum. Temiz havayı ciğerlerimde, çiseleyen yağmuru yüzümde, yorgunluğu vücudumun her bir karesinde, acabaları-düşünceleri aklımda ve mutluluğu-umudu içimde...

  Günler.. Geçiyor peşi sıra, zaman geçiyor, yaşıyoruz, yaşlanıyoruz. Bugün okula gittim. Son sınıfın son döneminin ilk dersine girdim, daha okula ilk gittiğim gün dünmüş gibiyken. Geçenlerde, akşam vakti okulumun önünden geçtim tramvayla. Duygulandım. Ne günler geçti, neler yaşadık, neler gördük, neler öğrendik. 4 koca yılımı geçirdim o devasa yaşlı taş binada. Mükemmel arkadaşlıklarım oldu, süper günler geçirdim. Gezdim, yedim, içtim, aşık oldum. Düşük not aldım ama genellikle yüksek aldım. Çalışamadım derslerime çoğu zaman, devamsızlığım da oldu. Gittiğim derslerde dinledim, sınav önceleri hep çalıştım işte, eve gelince de sabahladım, ondan yüksek notlarım. Evde oturup sabahtan akşama kadar çalıştığım derslerden düşük aldım, çalışamadıklarımdan yüksek. Annem çok dua etti bana çünkü. Okulumla alakalı ayrıca bi yazı yazmayı planlıyorum, mezuniyet yaklaşıp daha da hüzünlenince şöyle bir döktüreyim diye düşündüm.

  Günler zor geçiyor, zor günler oluyor, moral bozan şeyler oluyor, sıkıntılar hep sıkıyor, ama ihtiyacım olan her şey yanımda şu an şükürler olsun ki. Sadece bir kısmı "yetersiz", yeterli olacak yakın zamanda, inanıyorum. Telefonum hiç çalmıyor, avea mesaj atıyor arada. Çalmasına gerek yok zaten çok fazla. Aramasını istediklerim zaten yanımda, gereksiz yere fazlalık yapanları çıkarttım hayatımdan ve mesajlaşmalarımdan. Daha huzurluyum. Yokluğu bir şey değiştirmeyenlerin varlıklarının gereksiz olduğunu düşündüm, çünkü öyle.

  Müzik ruhun gıdası ya hani, benimkinin suyu. Onsuz büzüşüp gider ruhum koca popolu vücudumun içinde. Kocaman çünkü sporu bıraktım. Çünkü vakit ayıramadım. 3 gün sonra başlıcam ama tekrardan. Sıkıntılarımla beraber kalçalarımı da küçültücem. Güçsüz Larien'e yer yok artık, arada misafir ediyorum onu ama ziyaretin kısasını makbul tutuyorum.


  Samsung'ta tadilat vardı bu hafta. Ebemiz şeyoldu deyim yerindeyse. Zaten bir bayan olarak ne kadar tadilat-tamirat-çekiç-tornavida işi varsa hepsinde usta olduğumdan ötürü yerimde durmadım ve baya baya yoruldum. Hatta en çok yorulanlardan biri benim. Kaytaranlarımız oldu çünkü. Herkesin bir kusuru var ya hani, çok doğru. Her ama her kesin var bir kusuru. Zamanında kusursuz insanlar ararken yalnız kalmışlığımdan sonra anladım ki, bunu yapmak hayattaki en boş uğraşlardan biri. Herkes kusurlu, ama dengede hafif kalıyorlarsa görmezden geliyorsun işte. Ama bu durum, kendine yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına sürekli, pişkince yapan kişilere kızmamı engelleyecek bir durum değil. Kaytaranlardan buraya kadar saptırdığım konunun başına dönersem, yoruldum işte baya ebem şeyoldu lafım ordan geliyor yani.

Bedenim yorgun, ruhum da yoruluyor ara sıra.
Hep beraber yoruluyoruz, yoğruluyoruz hayatta.
Eziliyoruz kimi zaman, ama dik durmaya çalışıyoruz sonunda.
Kafiyeli bi dize daha koyayım da şiire benzesin bari bu da.

Böyle abuk sabuk bir durumdayım sevgili blog, özledim seni.
Seni seviyorum.
Öptüm.
Kib ok bye.

9.2.12

Harder, better, faster, stronger

  Ben, olduğumu sandığım kişiden daha güçlüymüşüm meğer. Her şey benim kafamdaymış. Her şey benim elimde. Ben, kendim, nasıl asıl sebebiysem dibe vuruşumun, yine aynı şekilde aynı sebebiyim yeniden doğrulmamın. Güçlüyüm ben. Kimi zaman çökerim belki ama yine kendim yükselirim, doğarım küllerimden anka kuşu misali...


  Bunu kendim yaparım ama, dış güçlere gerek duymadan. Kıvılcıma muhtaç değilim ben. Çünkü o güç benim içimde var zaten, yardıma ihtiyacım yok. Ve herkesin değerini ben belirlerim hayatımda, kendileri belirlemezler. Ben onları hayatımda belli yerlere oturturum ve sildiğim anda değerleri kalmaz hayatımda, önceden de yaptığım gibi. Ben değer verirsem değerli olurlar, değer vermeyi kestiğim anda bir hiç olurlar hayatta. Gözlerim çok iyi görürlermiş, aklımın yolu aydınlık, yüreğimin kapıları sonuna kadar açıkmış. Kalın bir perde varmış yalnızca önlerinde. O gece gördüm o perdeyi ve kaldırdım. Gördüm. Aydınlığı, umudu, inancı gördüm. Kendimde. Arkama döndüm, yaptıklarıma baktım. Hepsini ben yapmışım, hepsini! Üzülmek istediğim için üzülmüşüm, unutmak istemediğim için unutamamışım, iyileşmek istediğim için iyileşmişim ve başarmak istediğim için başarmışım. Nasıl inanmamışım kendime, nasıl görememişim ki hepsini ben tek başıma başarmışım! Ailemin duası oldu hep yanımda... Artık kendime olan inancım ve umutlarımla birlikte.. Daha büyüklerini başarmak için.

  Amaçlarım var benim ve artık umutlarımla beraber. Hayal değil, hedeflerim var. Mutlu olucam ben, herkesten çok. O kadar iyi yerlere geleceğim ki, bakacaklar çevremdekiler bana ve imrenecekler, inanıyorum. Takdir edecekler. Yurtdışına çıkacağım, yeni diller öğreneceğim, yeni insanlar aydınlatacak yolumu. Yapacağım bunların hepsini inşallah. Şimdiye kadar nasıl yapmışsam. Kendimi öven bir insan olmadım hiçbir zaman ama gerçekte ne olduğumu görecek kadar da kör değilim. Artık. Umutsuzluk, karamsarlık yoruyor adamı. Yine düşücem umutsuzluğa pek tabii olarak, ama kendim duracağım yine ayakta dimdik. O güç benim içimde çünkü. Kendi gözlerimle gördüm, kendi benliğimle tecrübe ettim.

  Kar yağıyor...

  Gözlerime çarpıyor, ensemden içeri giriyor buz gibi kar taneleri. Rüzgar suratını kesiyor insanın soğuktan. Ama ben, kapşonumu örtmeden yürüyorum karanlık sokakta, kendi aydınlattığım yolumda. Çünkü üşümüyorum hiç. Çünkü içim sıcacık. Çünkü, yürürken ayaklarımın ilerleyişini takip etmiyorum artık, gökyüzüne bakıyorum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...