Pages

28.11.11

Katılıyorum evet

21.11.11

Supermassive black hole

  Sınavlardan mala bağladım artık. Her cümlenin altında specific meaning ve alt metin aramaya başladık bölümcenek. Paranoyaya bağladık, bi de bugünkü sınavda ebemizi gördük. Tam ortasındayım vize döneminin. Yarısı bitti yarısı kaldı, önümüzdeki sınavlara bakıciğiz. Bi de bugün seçmeli coğrafyadaki bitki türlerinde kserofil ağaçlar yerine hidrofil ağaçlar yazdım. Hoca çok gülücek okurken.

  Bunların dışında içimde supermassive bir black hole varmış gibi hissediyorum. Bi boşluk var da anlamadım neden. Çimento döksem dolar mı acaba? Bence dolar, evet mantıklı.

  İnsanlaarrrr, ahh ah insanlar. Hepiniz ne kadar karmaşıksınız. Hepiniz ne kadar riyakar ve çıkarcısınız. Hepiniz başkalarının hakkında iyi kötü birşeyler düşünüyorsunuz eminim ama sadece birkaçınız kötü olanlarını adamın yüzüne söyleyebilecek kadar saf ve patavatsız olabiliyorsunuz. Niye böylesiniz kardeşim? Ben neden sizler içinden hiç, art niyetsiz, iyi kalpli, düşünceli olanlarınızdan bulamıyorum? Birkaç tane var sanırım aslında ama bunları gördükçe sonra onlardan da şüphe duymaya başlıyorum. Sıkıldım lan herkese tek kaşımı kaldıran düşünceli bakışımla bakmaktan.

  Kaşınmaya da devam ediyorum öküz gibi. Her gece en az bi kere uyanıyorum kaşınmaktan of. 

Bazen karşısına dikilip, "Bir zamanlar saçları gür, zayıf ama biçimli vücutlu, mutlu, yüzünde gülümesemesi olan biriydin. Harcadın kendini, bitirdin. Noldu sana? Beddualarım mı tuttu yoksa?" demek istiyorum. Üzülüyorum onu öyle görünce. Neden üzülyorum ki mal mıyım? Ama üzülüyorum işte. Bu kadar da dengesiz bir insanım ben de. Ama en azından riyakar değilim.

15.11.11

Durun!!!

  Noluyor bugünlerde hayata anlamıyorum. Hatta bugünlerde değil de, bu yıllarda. İş yoğunluğundan mııı, bişilerin peşinden koşturmaya çalışmaktan hayatı dolduran ufak şeylere vakit ayırmanın gereksiz olduğunu düşünmekten miii, üşenmekten mi, istememekten mi bilmiyorum ama hiçbir şeye vakit yetiştiremiyorum gibi geliyor. Hatta geliyor değil, direk öyle yani. Artık yazın olduğu gibi full-time çalışmamama rağmen hala hiçbir şeye yetişemiyorum. Ne arkadaşlarımla çıkmaya, ne bloga yazı yazmaya, ne eskiden deli gibi kitap okuyan biri olarak kitap okumaya, ne tv izlemeye, ne internette dolaşmaya adam gibi vakit ayıramıyorum. Parça parça hepsinden yapmaya çalışıyorum ama o zaman da siktiriboktan bişey çıkıyor ortaya. İstemiyorum öyle olmasını. Neden böyle oluyor anlayamadım bir türlü. Kafam onmilyonlarca parçaya bölünmüş gibi hissediyorum. Candan Erçetin'in dediği gibi, parçalandım ve her bir parçamı ayrı yere sakladım, ama hepsini yerlerinden çıkartıp birleştirip sırayla istediklerimi tam manasıyla yapamıyorum bir türlü. Buluşma ayarlamamı bekleyen 1425146 tane arkadaşım, okunmayı bekleyen 2671527 tane kitabım, temize geçirilmeyi bekleyen 7127815251561 tane notum ve okunması gereken 40milyon tane dersim var. Ve ben aslında bütün gün adam akıllı hiçbir şey yapmamış olmam rağmen bunların hiçbirine yetişemiyorum. Ya zamanımı verimli kullanamıyorum ki onu nasıl yapıyorum bilmiyorum, ya da ben anlamadan saatler 60 dakika olmaktan çıkıp 6 dakikaya indi. Kafam çok yoruldu. Bedenim değil, kafam yoruldu. Aklımda yapamadığm sürüyle şey var ve hepsi toplaşıp nöronlarımı yediği için hiç de iyi hissetmiyorum.

Hey lanet olası, senin neyin var dostumm?!

Bazen diyorum ki, dur bakalım okul daha yeni açıldı, iş saatlerim yeni yeni oturuyor, daha düzenimi kuramamam ondan. Yok lan, yalan o. Okul açılalı 1 ayı geçti ve yine 1 aydır haftada 3 gün işe gidiyorum. Okul saatlerim zaten sabit. E nedir o zaman benim bu problemimin kaynağı??? Çoğ kötü hissediyom blog. Hep birşeyleri erteliyorum. Hep birşeyler yarım kalıyor. Önceliklerim birbirine girdi, yapmak istediklerimse onları yalnızlıklarına terkettiğim için bana karşı kin dolular. Saatler benden korkuyorlar ve benimle gözgöze gelmemek için hepsi önümden birbiri ardına hızlıca geçip gidiyorlar. "Durun kaçmayın, niyetim size zarar vermek değil" diyorum ama dinlemiyorlar beni. Çünkü duyduklarına değil, baktıklarında gördükleri kafası 5bin parçaya bölünmüş ve suratında garip bir şaşkınlık ifadesi olan kızın görüntüsüne inanıyorlar.

8.11.11

Hepsi aklımın içine girmiş

  Hiçbir şeyin değişmediği hayatımla yeniden karşındayım blog. Dur bi! Yok lan, bissürü şey değişmiş aslında.

Öncelikle hayatımda olmasının gereksiz olduğunu düşündüğüm bikaç kişiyi daha hayatımdan çıkarma kararı aldım. En sevdiğim sözlerden biridir; "Yokluğu hiçbir şey değiştirmeyenin varlığı gereksizdir." Birçok akrağbağmdan hala nefret ediyorum.

Sonralıkla gül hastası olduğumu öğrendim. Kendisi iğrenç bişi, Allah kimseye vermesin. Manyak gibi kaşınıyorum bi de üstüne bütün bedenim bir ineğin derisini andırıyor. Heeeerr yerim nokta nokta oldu, deli gibi kaşınıyo. Hatta iş yerinde müşterilerin yanında bile kaşınıyorum, napıyım. Sıkıntıdanmış, aman tanrım çok şaşırdım! İlaca başlayalı bi haftayı geçti, gram etki etmedi böhüü =(

Bi de güzel bişi oldu. Hayatımda ilk defa birisi bana çiçek gönderdi. Hem de iş yerineeeeee. Patron da yanımızdaydı o kötü oldu biraz, adamın teki elinde kocamaann bir cam vazo içinde (saydım) 60 tane gülle geldi. Hommm kime geldi acabaaa diyen dedikoducu kişiliğimi açığa çıkarmışken adam, zst (21) demez mii! Baya bi şaşırdım tabi, ne alaka lan diye, ama banaymış hakkaten. Hayatımda ilk defa biri adresime yani işimin adresine ama olsun, çiçek yolladı. Ay çok hoş bi duyguymuş. Sparrow şimdi çatlıcak, yorumda hemen sorucak; "kim lan oooo???" diye ama banane sölemicem işte nihahaha.

Gidiyorum blog. Çok şımardım, sıkıntıya giremiyorum. Lakin stres, heycan yapınca, üzülünce veya bilmem kaç tane şey olunca kaşıntım artıyo. Doktor stres yasak dedi. Ve de artık her adımımın sonrasını düşünmekten sıkıldım. Belki ondan bu hale geldim. Yaşadığım anımın tadını çıkarmak istiyorum artıkın. Evet yapcam bunu.

Buna 415426142 tane yazısında yine ve yeniden karar verip uygulayamayan Larien, yine ve yeniden boş heveslerle gaza gelip gitti...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...