Pages

9.8.11

Bir nostalji; Daily Stuff vol bilmemkaç

  Evdeki huzur herşey demek hakkaten. Sıkıntın olsa da, günün kötü geçse de evde seni seven, bekleyen, varlığından mutluluk duyan insanları ve yüzlerindeki mutluluğu görmek insanı hafifletiyor. En sıkıntılı anlarda bile destek olmak gerek birbirine, anlayış gerek. İdare etmek, kırmamak lazım.
 - Kendime not; En büyük hazinen seni seven insanlar çevrendeki, değerini bil.

 
Teşekkür etmeyi bilmeyen insanlardan nefret ediyorum. "Hoşçakal, meraba" dediğimde karşılık vermeyen öküz insanlardan, bana "gerizekalı sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diyen aşağılık, pislik pezevenkten ise ekstra nefret ediyorum.


  Nerde çokluk orda bokluk he. Bi de azı karar çoğu zararmış yani. Az kişi olan minibüste insanlar daha insan sanki. Daha çok yardım ediyo insanlar birbirlerine, otobüslerde kim kime dum duma. For example, çok kişilik sınıfta çekiniyorum ben mesela konuşmaktan filan. Az kişi olunca rahat oluyorsun. Bi de mesela az ama yeterli sayıda insanla gezerken çok eğlenirsin, çok kişi olunca sorun çıkar mutlaka. Ama tamamen yalnızken de hiçbir şey daha keyifli değil. Yalnızlık Allah'a mahsus hakkaten. İnsan diğer insanların içinde, onlarla etkileşim içindeyken  insan oluyor. Tek kişinin olduğu bir facebook düşünsene blog. Facebook'un Facebook olması, orda birden çok insan olmasından dolayı. Benböyleabsürdşeylerdedüşünebiliyorumiştebazen. Tek başıma denizi izlemeyi severim belki evet ama, o denizi izlemeye tek başıma gitmeyi sevmem.

  Avm'de adım çıkacak diye korkmaya başladım lan. Cookshop'taki çocuk çay, Hotiç'teki kahve, Malatya Pazarı'ndakiyse yemek ısmarlıcam diyip duruyor.

  Ben minibüse binmeye çalışan yaşlı kadına anında yardım edenlerin, gülümsediğimde gülümseyen, iltifat eden, "merhaba" dediğimde karşılık veren, yalancı olmayan, kalp kırmayan, çıkarcı davranmayan, hayalkırıklığına uğratmayan, kıskanç olmayan insanların olduğu bir dünyada yaşamak istiyorum.
 
Çok ilginç, ben duygularımı, heyecanımı filan kontrol edemiyorum ama beynimi kontrol edebiliyorum sanki. Midemin bulantısını, sıtmamı engelleyemiyorum ama aklım birşeye takılmışsa bile ders çalışabiliyorum gibi (aşırı şeyler hariç canım, boru değiliz heralde). Hangisi daha iyi bilemedim şimdi. Fikirlerimi, beynimi ikna edebiliyorum bazen ama duygularım üzerinde hakimiyet kuramıyorum bir türlü.

Dikkat ettim de ben hiç bekletmem ama hep beklerim, yani bekletirim. Batsın bu dünya! Beklemeyip de bekletene yazıklar olsuunnn.

  Bugünlerde herkesi birilerine benzetiyorum. Gittim adamın birine selam verdim, "naberrr" dedim pişmiş kelle gibi, birini kuzenime benzettim tam gülümsedim adama, sonra zor toparladım, otobüsteki kızı lise arkadaşım sanıp yerimden kalkıp yanına gittim, baktım tabi ki o değilmiş. Ama beteri de varmış, arkadaşımın biri tren istasyonunda sevgilisini beklerken, o sanıp gitmiş yabancının tekine sarılmış resmen. Ahaha bi de sevgilisinin tam o anda gördüğünü düşünsene blog, gel de açıkla durumu. Sandığın gibi değil, açıklayabilirim. :D


  Starbucks'a filtre kahve yaptırmaya girmiştim mağaza için. Kasada duran çocuğa Frappuccino'nun içinde neler olduğunu sordum, o da söyledi. Tam kahveleri alıp gidecekken, "bi dk dur sen" dedi, bide baktım ki minicik bir bardak içine hazırlayıvermiş Frappuccino'yu. Nasıl mutlu oldum ufacık bi bardakla anlatamam. Artık yeni favorim Frappuccino. O yea.


Bu arada Converse'lerin kenarları hiç yırtılmasın istiyorum.

  Ben yüzüne bakıp birşey anlatırken yarıda kesip başkasıyla ilgilenen insanlardan nefret ediyorum. Birşey anlatırken yüzüme bakmayan ama ben dinliyorum seni diyip başka şeyle ilgilenip, başka yere bakan insanlardan daha çok nefret ediyorum.

Tam sessizliğin hakim olduğu anlarda kulaklarımda yankılanmaya başlayan, neden, nasıl, ne sebeple olduğunu anlayamadığım sonsuz bir diiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiittt sesi, bi git başımdan Allah'ını seversen.

Mis gibi parfüm kokan erkekler, evet arkanızdan burnunu uzatıp koklayan ve hayran kalan kız benim. Sizi çok seviyorum.

  Arkaşım yeni çıkmaya başladığı sevgilisinin attığı mesajları okuturken, o güzel sözlere inanmayarak bakmak, bir gün biteceğini bilmek, o günleri özleyeceğini bilmek hiç hoş değil.

Bu yaz sıcağında Çeşme gibi bir yere gidip, beach clublardan herhangi birinde, şu şarkıyla deliler gibin dans etmek istiyorum.

Defterdeki tüm tek cümle halinde olan notları toparladım ve yazdım aylar sonunda hele şükür. Bi de nostalji olsun dedim böööyle karman çorman filan, iyidir iyidir. Sıkıldım o depresif hallerimden, yanlış tanıcan beni diye korktum blog. Seni seviyorum. Kib, mucx, ok by.

8 dedim, olacak!:

Sinyor Serüvenci dedi ki...

Onca zaman sonra hayata dönüş yapmana sevindim. Olması gerektiği gibi. Hoşgeldin.

Larien dedi ki...

Teknik problemlerden dolayı giremedim bloga bir süre, ama buralarda okunduğumu, arandığımı bilmek çok güzel. Hoşbuldum. Teşekkürler =)

Sparrow dedi ki...

bende "bi ara bloga bişeyler yazsa şu kız" diye sayıkladım durdum :P daily stuff ı görünce gülmeye başladım direk " larien ve klasikleri geri döndü / bir larien klasiği " falan filan dedim :p neyse hoşgeldin :D avm de iyi bir çevre kurmuşsun adın çıksa " helal olsun şu lariene be herkesin gönlünü fethetti " şeklinde çıkar herhalde :) avm den değilim ama bende dürüm ısmarlamak istiyorum bide pasta :P

Larien dedi ki...

çok şanslıyım o zaman, pasta frambuazlı mı peki? :P

Daily stuff'ı bitirmiştim, çok ısrar etti dayanamadım yazdım :D

Sparrow dedi ki...

ne frambuazı be ben frambuazlı pasta sevmiyorum, sevmediğim bişeyi ısmarlamam :p

StummScream dedi ki...

Frappuccino çok TATLIII!

Larien dedi ki...

olma mıııı! :))

StummScream dedi ki...

o kadar şeker bana güzel gelmiyor =(

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...