Pages

17.9.11

Bazen özlersin bir anda..

  Herkes geçmişinde bir döneme hasret duyar her zaman. Çoğu insan çocukluğuna dönmek ister mesela. Bense hep geleceğime umutla bakmak isterdim çocukluğumdan beri. Gelecek çok parlak gözükürdü hep bana, herşeyin daha güzel olacağına inanırdım. Hala öyle aslında, çoğu zaman umutsuz olsam da, kalbimin aklımın hep bir köşesinde geleceğe dair çok şey yüklediğim beklentilerim vardır. Geçmişime dönüp de bakmam pek. Takılıp kaldığım, tekrar tekrar gündeme getirdiğim şey çok olmuştur, çocukluğuma dönsem bazı bazı demişliğim de vardır ama acıyla, hüzünle bakmam geçmişime kimileri gibi. Teyzem geldi bugün bize. Bandırma'da oturuyor normalde, ananemin kız kardeşi. Yeni evimize ilk defa geldi. Ben işe gittiğimde geldi, sabahtan göremedim onu. Eve geldiğimde 4 kere öptü yanaklarımdan, sarıldım ben de ona sıkı sıkı. "Ee naptınız bakalım ben yokken?" dedim, anlattılar annemle. Yere oturdum onları dinlerken, bilgisayarı televizyona bağladık kocaman ekrandan resimlere falan baktık sonra o Zehra'nın izlemeye doyamadığımız, minicikken örümceklere bö böö dediği videoyu açtık teyzeme izletmek için. Teyzemin yazlığında çekilmişti o video. Sonra tekrar konuştuk, sohbet ettik filan.

  Bir anda çocukluğum geldi aklıma. Çocukluğumda bir dönem vardır, ne zaman hatırlasam, o günleri gözümün önüne getirsem nerden geldiğini anlayamadığım bir sıcaklık kaplar içimi, mutluluk verir. Ben küçükken ananemlerin Tatlısu'da yazlığı vardı. Denize sıfırdı, balkonu vardı ön tarafında benim odamdan büyük. Divan vardı kocaman, bir de masa vardı sandalyeleriyle birlikte. Her gün akşam yemeğinden sonra gece yarısına kadar orda otururduk. Yıldızlar, ay bambaşka olurdu o gecelerde. Denizeyse bakmaya doyamazdık. Ay ışığının vurduğu simsiyah deniz asillikle salınırdı sanki bir ileri, bir geri... Her gün denize inerdik, sonra eve gelirdik, akşam yemeği yer ve balkonda otururduk. Bu kadar. Ayrıntı hatırlamıyorum hiç. Birkaç arkadaşım vardı, arkadaki boş arazide oynardık hep. Bir keresinde kertenkele görmüştü kuzenim orda, çığlık çığlığa kaçışmıştık, en çok da ben, hem de görmememe rağmen. O balkonu çok severdim. 5. katta mıydı ne? Hatırlayamıyorum pek. Aşağı bakmaya korkardım ama, çalılıklar filan vardı kocaman, bir de top. Eskimiş, kirlenmiş, sanki yılardır ordaymış gibi bir hali vardı. Hep kaybettiğim topum olduğunu düşünürdüm onun, ama nasıl alacağımı bilmezdim. Evin yanında bir bakkal vardı, adını bilmediğim. Apartmandan nasıl çıkılıp oraya gidildiğini hatırlamıyorum. Bir gece kuzenimle paraları toplayıp kat kat tat almaya karar verdik annemlerden gizlice. O gidip hepimize alacaktı, ben de kapıda bekleyip, o geldiğinde kapıyı belirlediğimiz şifreli bir şekilde çalınca sessizce açacaktım. Çok heyecanlandım o gidince, kimseye haber vermemiştik. Ne kadar büyük bir olaydı bu bizim için! Sonra kapıyı tıklattı yavaşça, açtım, içeri gittik, "Bakııın biz ne aldık, hem de sizden gizli, süpriz" falan dedik.

  Dedem vardı o zamanlar. Buruş kırıştı yüzü. Her sabah sabahın köründe kalkar filtreli sigarasını yakar, dışarı çıkıp sıcacık ekmeklerle beraber aldığı gazetesini eline alıp okurdu. Çok severdi beni. Kapkara olurdum ben güneşten. Mobilya gibi kararırdım hem de. Beyaz bir geceliğim vardı, onu giymişim bir gün. Fotoğraf çektirmişiz, ben dedemin kucağında. Salondaki o eski koltukta. Bir de sehpa vardı, hatırlamıyorum şeklini, rengini. Üstünde hep bir fesleğen olurdu. Sallar sallar kaçardım, yaprakları dökülürdü çünkü. Kızarlardı bana, ama ben çok severdim o yaydığı kokuyu, her gördüğümde çaktırmadan sallar giderdim. Bir de camlarda sineklik vardı onu hatırlıyorum. Sinek öldürmeye bayılırdım. Heryerde çok sinek olurdu yazlıkta. Ölüleriyse daha fazla, karşılarına geçer incelerdim. Kanlı kanlı böyle. Küçüktüm o zaman, anlamazdım ki birçok şeyden. Şimdi bildiklerimin 10'da birini bile bilmezdim belki de. Bir gün ne olduğunu anlayamadan gözüm açıldı sanki. Çocukken bir perde varmış da o kalkmış gibi. Bilmeden, anlamadan yaşamışım çocukluğumda gibi. Hayal de kurmazdım pek çocukken. Yaşardım öylece. Ufak tefek dertlerim vardı kendimce çok önemli. Ben nasıl olduğunu anlamadan geçmiş gtmiş çocukluk günlerim. Geri gelsinler istemiyorum ama. Özlemle, hasretle bakmıyorum o günlerime.

  Bir de kışlık evleri vardı ananemle dedemin Bandırma'da. O zamanlar bu kadar çok site yoktu. Onların evi site içindeydi ve bana çok ilginç gelirdi hep, birbirinin aynı bir sürü ev yanyana. Birbirlerinin aynı olmalarına rağmen diğer binalar nasıl da yabancı gelirlerdi bana. İçlerinde tanımadığım bir sürü insan. Haberim olmayan bir sürü şey. Bilmediğim, bilmediğimin farkında da olmadığım bir sürü kavram. Upuzun koridoru vardı evlerinin. Arkada da bir oda. Geceleri nasıl korkardım o koridordan geçmeye. Arka oda, sitenin arkasındaki alabildiğine uzanan bomboş araziye bakardı. O arazideki topraklardaki çatlaklardan birinin arasına tasom sıkışmıştı. Çıkarabilmiş miydim acaba hatırlamıyorum. Bi de o arka odadaki divanlardan birinin altına kaçmıştı.

  Bandırma'ya giderdik her bayram, tatil. Dedem karşılardı bizi limanda. Ne de çok sevinirdi bizi görünce. Dedem öldükten, yazlık satıldıktan sonra yazları da Bandırma'ya gider olmuştuk. Denizotobüsüyle giderdik. Heyecandan uyuyamazdım bir gece öncesinden her seferinde. Sabah 5'te filan kalkardık, hep sabahtan olurdu çünkü yolculuğumuz. Denize bakardım yol boyunca, ne de güzel engindi, göz alabildiğince uzanıyordu, ondan başka şey gözükmüyordu ufukta. Çok mutlu olurdum. Ananem hastalandı, yataktan kalkamaz oldu. Sonra bir gün, hatırlamıyorum nasıldı, yani hiç hatırlamıyorum, ne hissetmiştim, nasıl haber almıştık. Ananem ölmüştü. Bandırma'daki evi sattılar, eşyaların hepsini dayım aldı. Bi tane demir bişey vardı, gazetelik gibi birşey. Onu istemiştim ben, getirmişlerdi bana. Sonra zamanla gitmez olduk Bandırma'ya, daha doğrusu gidemez. Ara ara gittiğimizdeyse karışık duygular eşliğinde bir yabancılık sunar oldu bana.

  Teyzemin mavi gözlerine bakınca flashback gibi geldi tüm bunlar gözümün önüne. Doldu gözlerim sanki saniyeliğine. Ananemle dedem de olsaydı, bize gelselerdi kalmaya diye istedim. Yanımızda olsalardı, destek olsalardı sıkıntılı anlarımızda. Ananemin tombiş yanaklarından öpseydim. Dedemle neler yaptığımızı hatılamıyorum çok. Ama neyden hoşlanıyorsak onu yapsaydık onla da. Geçmişte yaşamıyorum ama bazen yaşadığım ana getirmek istiyorum bazı dönemlerini geçmişimin. Olmaz ama biliyorum. Kardeşim ikisini de göremedi, onunki daha kötü. Böyle karışık bir şeyler. Üzgün değilim aslında ama, sanki sinirliyim biraz. Ama hiçbir şeye de sinirlenmedim halbuki. Klasik ikizler burcu dengesizliği sendromu.

 Bak işte, o güzel bahçelerden birinde, anenemin kucağındayım ben, herşeyden habersiz, yaşadığının bile farkında değilken.

6 dedim, olacak!:

Adsız dedi ki...

okurken gözümde canlandı, sıcacık bir his yayıldı içime :)

Sparrow dedi ki...

okurken duygulandım bende. geçmişime dönmeyi istiyorum bende senin gibi yıllar öncesinden bu günlere umutla bakardım her şey çok güzel çok farklı olacak derdim. her şey çok farklı oldu. ama çok güzel oldu mu bilmiyorum. yine senin gibi geçmişimdeki mutlu günleri mutlu dönemleri bugünlerime taşımayı bende çok isterdim. ama olmuyor...
P.S.1 : kat kat tat'ı bende çok severdim hala da çok seviyorum :D
P.S.2 : " yaşadığının farkında bile olmadan " :)

Sinyor Serüvenci dedi ki...

Tam da tüm enerjimin tükendiğini hissettiğim şu anda yazını okuyarak huzur buldum. O kadar güzel yazmışsın ki, seninle birlikte oynadım o arsada, çatlaktan tasoyu çıkarabilmek için kanattım tırnaklarımı. O büyük balkonun serinliğini hissettim. Yazdığın her satırı yaşadım resmen. Aynen devam, çok iyi gidiyorsun.

Larien dedi ki...

sestod, o sıcacık duygulardır yaşamı anlamlı kılan, hissettirebildiysem ne mutlu bana =)

Sparrow, aslında geçmişime dönmek istemiyorum, güzel anılarımın olması mutlu ediyor beni, onlar birikip geleceğe yönelik yolumu inşa ediyor. Hatırlandığı her zaman mutluluk veren anılarımız olması dileğiyle hepimizin..

Sinyor Serüvenci, çok çok çok mutlu oldum yazdıklarını okuyunca =) Ne güzel bir şeydir, tanımadığın, hakkında hiçbir şey bilmediğin, belki de upuzak bir yerden birinin senin yazdıklarını, yaşadıklarını okuyup düşüncelerinle bir olması...

Rebecca dedi ki...

ben de geçmişimde pek güzel şey bulamam ama geleceğimde mutluluk ararım. o umut olmasa yaşayamazdım.

Larien dedi ki...

Herşey üstüste kötü gittiği halde bile devam ediyorsan o umut sayesinde işte :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...