Bir varmışşş bir yokmuş, günlerden bir gün salak bir kız roman sınavına girmek üzere sabahın köründe kalkıp okula gitmiş. Arkadaşlarıyla kahvaltı yapıp, olmayan güçlerini birleştirerek sınav için kütüphanede çalışacaklarmış. Kahvaltıdan sonra baya bi çalışmışlar, kızımız bi güzel "Her bişeyi öğrendim, hatta sınav güzel geceçek sanki lalala." diye bile düşünmeye başlamış. Sonra sınav anı gelip çatmış. İlk soruyu okuyunca aklında beliren ilk şey "Fuck!" olmuş, hayatında ilk defa "Boş kağıt mı versem acaba" diye düşünmüş. Ufak umut kırıntılarıyla ikinci soruya baktığında, yine aynı şeyi düşünmenin hayalkırıklığını yaşamış. Çaresizlik içinde etrafına bakınmış. Sonra tekrar ve tekrar okumuş soruları, sonra nerden geldiğini anlayamadığı ilhai bir güçle başlamış yazmaya, bir yandan da emin değilmiş kendinden. Sonra önünde oturan arkadaşının kağıdında yazanları görmüş, iki soruyu da farklı yapmış o. Kızımız romanları okumadığı ve önündeki arkadaşı da okumuş olduğu için onun cevaplarının doğru kendininkilerin yanlış oılduğunu düşünmüş veee kendininkileri silip, gördüklerini yazmış. Ah bi de güzel döktürmüş, quotation'lara göndermeler yapmış felan. (Rezil olcam lan hocaya) Neyse, sınav bitmiş, çıkmışlar. Bir de öğrenmiş ki, önündeki arkadaşı yazdıklarının yanlış olduğunu farkedip düzeltmiş. Yani kızımızın yazdıklarının heepsi yanlış olmuş, olmuş. Kız şoka girmiş. Hikaye burda bitmiş. Sonra acı gerçekler başlamış. Salaklığın da bu kadarı! İnsan doğru yazıp, sonra silip yanlış yazar mı? Aslında yazar, ama bunu başkasından gördüğü için yapar mı? Yaparmış, gördüm. Mal mısın,tipin mi öyle gösteriyo Zeynep? Sanırım her ikisi de. Bi ara sinirden tansiyonum filan çıktı sandım. Ya büte kalmış olmam filan umrumda değil de,nedendir beni bu kendime olan güvensizliğim, yetersizlik hissetmem felan? Offf çok kızdım kendime çoook. En önemsiz kıytırıktan bir sınav için bile nabzını 90'lara fırlatma, elini ayağını titretme yeteneğine sahip biri olarak, ilk defa bir sınav için "Amaaann niye bu kadar stresleniyorum ki? Olursa olur, olmazsa büte kalırım nolcak ki?" filan deyip hayatımda yine bir ilki gerleştirerek bir sınava o kadar az hazırlanıp girdiydim. Sonuç olarak, "Bundan önce yaşadığım stresler, heycanlar, bi taraflarımın tutuşarak ders çalışmak için kafayı yediğim zamanlarki telaşım, ne kadar gereksiz-miş." demek isterdim ama malesef. Daannnn! Acı gerçekler. Hayatımda yine ve yine bir ilki gerçekleştirerek bir finalden 0 çekicem, o yeaaa.
skip to main |
skip to sidebar
Everybody is alone on the Earth's heart, pierced by a ray of sun...
Pages
15.1.11
About Me
- Larien
- Tam anlamıyla burcunun özelliklerini taşıyan, dakikası dakikasına uymayan, fazlaca saf ve iyi niyetli, ota boka midesi bulanan, bazı bazı karamsar ve olumsuz, felaket tellalı, saçma sapan takıntıları ve korkuları olan, sakar the king, film izlerken veya kitap okurken kendinden geçip adeta yaşayan ve etrafındakilerin alay konusu olan, hafiften(!) ayran gönüllü (annem "Eyvah, bu kız evlenince kocasından da bıkcak." der), her türlü yemeğin üzerine kaşar peyniri rendesi koymaya meyilli, insani değerlere fazlasıyla önem veren ve kendi gibi insanlar arayan bi tipim. Arkası yarın ahaha.
Blog Archive
-
▼
2011
(68)
-
▼
Ocak
(15)
- Daily Stuff Vol 13. (Sonsuza mı gidicek bilemiyorum.)
- Bir genç kızın dramı!
- Daily Stuff Vol 12.
- İdare edemem annee!!
- The moment of Realization Vol 1.
- Daily Stuff Vol 11.
- Bana salaklığın resmini yapabilir misin? Ben yaparım.
- Hayat bi hazır çorba olsa?
- Final Günlüğü
- Daily Stuff Vol 10.
- I go, you go, we go.
- Daily Stuff Vol 9.
- Daily Stuff Vol 8.
- Ever-changin'
- Kader, kısmet
-
▼
Ocak
(15)
Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimseden birşey ummam. Beklentiler daima yaralar. Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve;
-Konuşmadan önce dinleyin,
-Yazmadan önce düşünün,
-Harcamadan önce kazanın,
-Dua etmeden önce bağışlayın,
-İncitmeden önce hissedin,
-Nefret etmeden önce sevin,
-Vazgeçmeden önce çabalayın,
-Ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.
Shakespeare
-Konuşmadan önce dinleyin,
-Yazmadan önce düşünün,
-Harcamadan önce kazanın,
-Dua etmeden önce bağışlayın,
-İncitmeden önce hissedin,
-Nefret etmeden önce sevin,
-Vazgeçmeden önce çabalayın,
-Ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.
Shakespeare
Followers
Blogger tarafından desteklenmektedir.
0 dedim, olacak!:
Yorum Gönder