100. yazımla karşındayım blogceğizim. Böyle afilli bişiler olsun istedim. 100. postum olan bu yazıma, bilmeme ne ödül olsun filan. Evet 100. yazımda da saçmalamalardan bir buket yapmayı başardım, bir alkış bana.
Öyle belli bir konu falan yok aslında, laf olsun, 100. yazımı yazayım istedim, 99'u görünce dayanamadım. Gelmişken bahsedeyim ama kısaca. İlk defa anneme yaşadığım önemli bir olayı anlatmadım, kendi başıma karar almaya karar verdim. Ne renk don giyeceğini bile annesine danışan ben için, belki de geleceğimi etkileyecek bir kararı kendi başıma vermek benim için gerçekten çok ama çok büyük bir şeydi. Vereceğim karar doğru mu olacaktı diye düşünmek bir yana, karar verebilecek miydim onu bile bilmiyordum. Karar verirken, mantığımı mı kalbimi mi dinleyeceğime karar veremedim bu sefer de. Ama durumun o şekilde sürmesinden dolayı ne kadar rahatsızlık duyduğumu, içimin rahat olmadığını, günlerce sabahtan akşama kadar kukuman kuşu gibi aynı şeyi düşündüğümü hatırlayınca, o durumun demek ki içinde bulunmak istemediğm bir durum olduğunu düşündüm. Ve sonlandırmam gerektiğine karar verdim. Kararımı uyguladım. Yanlış bir karar mı, yoksa doğru bir karar mı verdiğime karar veremeyince gittim anneme anlattım sonunda. Ama yanlış da olsa, doğru da olsa bir karar verip uygulamaya koymuştum çoktan. Yani karar verdikten sonra anlattım annecime, bu da bir şeydir. Haklıymışım, doğruymuş kararım. İçimin rahat olacağı yolu seçtim. Kafam rahat, düşünmüyorum önceki gibi kara kara. Huzurluyum, bu güzel.
Eveeeeeet, aslında 100. postuma özel bir şey olmuş oldu bak. Kendi başıma bir karar vermekle kalmadım, doğru da bir karar verdim. Bunu 100. yazımla kutladım, 100. yazımı da doğru bir karar verebilmiş olmamla kutladım.
Ok by.
skip to main |
skip to sidebar
Everybody is alone on the Earth's heart, pierced by a ray of sun...
Pages
About Me
- Larien
- Tam anlamıyla burcunun özelliklerini taşıyan, dakikası dakikasına uymayan, fazlaca saf ve iyi niyetli, ota boka midesi bulanan, bazı bazı karamsar ve olumsuz, felaket tellalı, saçma sapan takıntıları ve korkuları olan, sakar the king, film izlerken veya kitap okurken kendinden geçip adeta yaşayan ve etrafındakilerin alay konusu olan, hafiften(!) ayran gönüllü (annem "Eyvah, bu kız evlenince kocasından da bıkcak." der), her türlü yemeğin üzerine kaşar peyniri rendesi koymaya meyilli, insani değerlere fazlasıyla önem veren ve kendi gibi insanlar arayan bi tipim. Arkası yarın ahaha.
Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimseden birşey ummam. Beklentiler daima yaralar. Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve;
-Konuşmadan önce dinleyin,
-Yazmadan önce düşünün,
-Harcamadan önce kazanın,
-Dua etmeden önce bağışlayın,
-İncitmeden önce hissedin,
-Nefret etmeden önce sevin,
-Vazgeçmeden önce çabalayın,
-Ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.
Shakespeare
-Konuşmadan önce dinleyin,
-Yazmadan önce düşünün,
-Harcamadan önce kazanın,
-Dua etmeden önce bağışlayın,
-İncitmeden önce hissedin,
-Nefret etmeden önce sevin,
-Vazgeçmeden önce çabalayın,
-Ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.
Shakespeare
Followers
Blogger tarafından desteklenmektedir.
9 dedim, olacak!:
Sen bir bireysin her zaman etrafında sorular yağdırabileceğin insanlar olmayacak.
Biliyorum ama uygulayamıyorum. Aslında kimseden akıl almayı sevmem,verdikleri akla da güvenmem zaten. Ama kişi annem olunca işle değişiyo :D
Tabi çıkarsızdır senin iyiliğini ister çünkü ama yeri gelicek yanında olmadığı zamanlar olucak.
Ben de ondan korkuyorum ya :/ Allah korusun...
İlla kötü bir olay olarak düşünme, uzak yaşaman gerekebilir, hayat seni bu yola sevkedebilir.
Haklısın. Çabalamam lazım
başarman lazım.
Nice yüzüncü yazılara hatta bin, ikibin .......
Ah Sinyor nerdeeee, çeyrek bini bulsam öpüp başıma koyacağım. Yazacak birşey olmuyor, olsa da yazmaya üşeniyorum, tembel oldum ben, koalaları çok severim diye diye onlara benzedim :(
Yorum Gönder