Sonra bir baktık, açıklık bir alanda bir sürü insan dans etmeye çalışıyor. Gösterinin provası varmış sabah, akşam da -hatta gece- Dünya'yla aynı anda dans etceklermiş işte falan. Hatta isteyenler de katılıyormuş, hocalar hızlıca onlara hareketleri öğretiyormuş ve hepberaber dans ediyorlarmış. Ama yeni katılanları bi görsen, zaten beceremiyolar komik komik hareketler yapıyolar, insanlar da meraklı bakışlarla etraflarını sarmış onları izliyor bir yandan da gülüp dalga geçiyor. Ben de tam gidip bakayım dalgamı geçeyim diye düşünürken kardeşimi üstümü başımı çekiştirirken buldum. "Nooooollurr ablaaağğğğ, biz de katılalııımmmmm" dedi. "Maaaaaanyak mısın be gelmem ben rezil mi edicem kendimi milletin içindeeeeeğğğ?" diye hiddetlendim. Ama sonra noldu? Kendini kayıt kuyruğunda buldum.
Neyse katıldık filan, o milletin etrafını sardığı ve demin bahsettiğim hissiyatlar içinde izlediği noktada geçtim arka köşelerde bir yerlere (arka köşe de yoktu ki) hocanın gösterdiği hareketleri yapmaya başladım. Of ama keşke en azından suratımda zombi makyajı olsaydı da tanınmasaydım o zaman rahat ederdim. Biz çalışırken, annemler de garibim 6-7 saat mahsur kaldılar orda bizim yüzümüzden. Dünya'yla aynı anda olacağı için gece 2'ye denk geliyordu toplu saat. Kanada'ya göreymiş, tabi orda millet poposunun istediği vakitte yapıyor bizi düşünen yok! Milyon tane provadan sonra makyaj yapmaya götürdüler bizi. Küçücük camsız bir alanda 261425124 kişi hep birlikte boğulalım da zombi olayımız daha gerçekçi olsun dedik. Uzuuunn kuyruktaki bekleyiş sona erince adaşım olduğunu öğrendiğim bi kız makyajımı yaptı, daha doğrusu yüzümü boyadı. Neyse çıktık yukarı falan, daha bir havaya girdik tabi. O yea naber adamım ben zombiyim ayık ol ona göre filan moduna girdik. Birkaç provadan sonra nihayet saat 2 oldu ve geri sayım başladı, sonra dünyayla aynı anda, bilmem kaç on tane yerle aynı anda dansımızı yaptık. Bitiminde herkes havalara uçtu sanki dünyayı kurtardık, millet birbirine sarıldı, ben de ayıp olasın diye birkaç el çırptım falan.
Dönüşte taksiye bindiğimizde şoförün yüzündeki ifadeyi ömrüm boyunca unutamam heralde ehehe. Eve gelip bi saat boyalarımızı temizledik ve banyoya girdik. O sıralar tabi bok kokulu apartmandaydık. Sigortalar atıp duruyordu banyodayken, özellikle de ben banyodayken. İlk o gece atmıştı lanet olası şey. Ben o soğukta boyalarımın yarısı akmış ve köpüklü bi vaziyette titreyerek çıkmıştım banyodan ha bi de küfür ede ede. Sonra bir şekilde tekrar banyoya girip temizlenip uyuduk. Ertesi gün ne kadar Thrill The World şeysi varsa Facebook'ta hepsini beğendik, gruplara katıldık hatta bir sonraki sene için önkayıt formunu bile doldurduk. Resimlerden kalan birkaç tanesini -birkaç tane çünkü esrarengiz bir şekilde, babamın telefonuyla çektiği onlarca resim kendiliğinden silinip gitmişti- Facebook'a yükleyip, albümün adına da "Thrill The World devamı gelecek :D" koymuştum. Bir süre sonra Youtube'da official videoyu bulduk, bi de ne göreyim?! Daha doğrusu ne görmeyeyim: Kendimi! Lan Allah kahretmesin, kafamın ucu bile gözükmemiş onca kişinin arasından. Nasıl üzüldüm nasıl içerlendim anlatamam. Kardeşim o küçük zombicik haliyle çok ilgi çekici ve şirin(?) gözüktüğü için onu en öne koymuşlardı, o yüzden o her saniyede gözüküyordu. Neyse diyip bağrımıza taş basıp bir sonraki sene için umutlu hayaller kurmaya başlamıştık...
Veeeeee işte günlerden o gün geldi çattııı! Dün gece sabahın 4'ünde, evet 04.00 olan, (bu kısımda Kanada'dakilere küfürler geliyor) gösterimizi gerçekleştirdikkk! Hatta saatlar tam da o anda geriye alındığı için fazladan bir saat daha bekleyip, eski saate göre 5'te dansettik. Bu yılki gösteri alanımız Ortaköy Meydanı'ydı. Evet biz de zatüreden ölürüz o saatte deniz soğunu yedikten sonra, tam zombi oluruz diye düşündük ama çok şükür şimdilik bişi yok. Bu yıl geçen yıl yaptığım reklam çalışmaları sayesinde, zombi alemine kuzenim, kuzenimin arkadaşı, iş arkadaşlarımdan biri, sınıf arkadaşlarımdan biri ve onun iki arkadaşı vee tabi ki Sparrow olmak üzere bilmem kaç yeni zombi kazandırdım.
11'de ordaydık, hazırlık yapıyordu herkes. Daha kostümleri giymeden makyajları yapmadan bikaç prova yaptık, tabi arada dansı hiç bilmeyenler dolu. Ayağıma basan, suratıma çarpan gırla. Herkes yaşasın zombi olucaaaz modunda gezerken biraz vakit geçti ve gruplar halinde makyaja gittik. Afife Jale'yi tahsis etmişlerdi bize makyajların yapılabilmesi için. Kuzu kuzu efendi zombi adayları olarak sıramızı bekledik, sonra dikişler atıldı, kaşlar yarıldı, kanlar akıtıldı hatta kimimizin kafası kopartıldı ve makyajımız tamamlandı. Kıyafetlerimizi de giyince tam birer zombi olduk, bi mezardan çıkıp dans etmesi kaldı. Meydana geri döndük ve beklemeye başladık. Etraftan hangi beyinsiz şikayet ettiyse, polis geldi ve 4'e kadar müzik açmamızı yasakladı. Tabi çoğunluk müzik olmadan dans etmek istemediği için herkes bir kenara dağıldı ve oturup beklemeye başladık. Ama gecenin köründe Ortaköy sahilinde hava nasıl olur? Tabi ki dondurucu ötesi. Hareketlerimiz azalmaya başlayıp oturduğumuz yerden kalkmadıkça kıçımız çok fena dondu. Titremeye başlayınca dolanalım azcık, müziksiz oynayalım hatta diye kalktık, baktık ki ilerde ufolar yanıyo. Gittik hemen dibine girdik. Saatler ilerleyip hala kimseden ses çıkmayınca kardeşim annemin kucağında uyuyakaldı. Geçen yılın acısını çıkarmak için 718672321 milyon tane foto çekme amacı olan ben olarak yorgunluk, uykusuzluk ve üşümeyle hiç fotoğraf çekesim veya çekilesim gelmedi. Elimin içindeki fotoğraf makinasını, içine soktuğum cebimin içinden çıkarmak o kadar zor geldi ki anlatamam.
Neyse ite kaka saat yaklaştı, müzik yasağımız kalktı ve prova yapmaya başladık. Yine geçen senenin acısıyla gittim taa en öne, baktım fazla ön, ikinci sıraya geçtim. Zaten en önde hocalar durcakmış. Birkaç provadan sonra saatimiz 4, eski saatle 5 olunca geri sayım başladı veeee dirilerek mezarlarımızdan çıktık. Anam o mezarlar da ne kalabalık öyle, bütün zombiler birbirinin üstüne yattı. Hele Sparrow bir ara gözükmüyordu üstüne yatan insanlar yüzünden ahaha. Kalktık, dans ettik dans ettik dans ettik. Havaya girdik, mutlu olduk, dans ettik.
Çok ama çok zevkliydi. Bu yıl geçen yılkinden kat kat daha muhteşemdi. Hem tecrübeliydik, hem de değerini biliyorduk olayın. Böyle bir deneyim kaç kere yaşanır? Şu sıradanlığın dibine vurmaya meraklı hayatta bunun gibi çılgınlıklar da olmasa, yaşanmaya değer mi ki? Ailemin de benim gibi düşünmesi şansına da sahip olduğum için bu tip şeylere katılabiliyorum. Ve evet hayatı daha zevkli hale getiriyoruz. Şimdiye kadar yazılarımda hiç "sevgili okuyucularım, blog pıtırcıklarım, canım takipçilerim hatta 'siz' " bile demedim, hep "blog" diye bloguma hitap ettim ama kendi çapımda bir ilki gerçekleşitiriyorum; yazılarımı okuyan, gerçekten takip eden kaç kişi vardır bilmem ama burdan bunları okuyan herkese sesleniyorum. Seneye tekrarı olacak bu etkinliğe her ama herkesin katılmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Hiç pişman olunmuyor hatta zevkten dört köşe bile olunuyor, yaşandı ve onaylandı! =)
Bir de düşündüm de kendimi artık ifşa etmeliyim. İşte fotolaaarrrrr (yani ufak(!) bir kısmı);
Kardeşim zombi |
En sağdaki Sparrow, yanındaki zebra kılıklı ben :P |
Havalı zombiler (H) |
Sarı dişler.. |
Uyuyakalan zombi prenses |
Hem Samsung reklamı, hem kendi reklamımız :D |