Başlangıç yakınmamı da tamamladığıma göre, konuşmaya başlayabilirim. Efendime söyliyim çok şükür bitince çok üzüleceğimi, kendimi nerelerden nerelere atacağımı bilemeyeceğimi sandığım, arkasından karalar bağlayacağımı düşündüğüm okulum biteli 3,5 ay oldu ve ben sandığım o ruh haline düşmedim. Ben de anlamadım noldu bana. Off dememeye, kötü şeyler yerine iyi şeyler düşünmeye, gelecek hakkında umut etmeye falan başladım. Baktım, ateşim yok. Aman nazar değmesin diye de araya sıkıştırmak istiyorum.
Bu akıllı telefonlar beni yoldan çıkardı azizim. İnternete ordan her dakka bakınca, laptopu açma ihtiyacı duymamaya ve dolayısıyla blog yazmamaya başladım. Blog yazamamamamama bi etken de Twitter illeti. Bi denemeyle bi şey olmaz demeyin, tek seferde bağımlılık yapıyo, pençesinden kurtulamıyorsunuz. Yani velhasıl kelam orda yaza yaza blogumu Twitter'ımla aldattım. Sor bana pişman mıyım? Bilemiyom valla.
Saçmalama evresini de atlattığıma göre, havadislere geçebilirim. Her Aksaray metrosuna bindiğimde gözlerimi son durağın isminden ayıramadığım, her uçak gördüğümde gözlerimi ayıramadığım, gökyüzüne bakıp bakıp içinde kaybolduğum, sürekli yurtdışına çıkanları kıskandığım, uçmak için yanıp tutuştuğum havacılık sektörüne bodozlama dalmayı başardım. Hemi de anlamadan oldu. Okul bitmesine yakın havaalanında çalışan dayım bana bi iş ayarlamaya çalışmıştı, tam olacak gibiyken ben acaip heveslenmiş beklerken olmayınca bütün hevesim kırılmış, seveceğim bir iş bulma ümitlerime küsmüşkene, salak eski sevgililerimden birinin bahsettiği bi arkadaşının yardımı ile bir havaalanı şirketine iş başvurusunda bulundum. Ama bende bi havalar bi havalar, başvuru umrumda değil aman olsa nolcak olmasa nolcak, şöyle sallıyım böyle sallıyım, istediğim maaşa yüksek yazayıp deyip de siktiriboktan doldurduğum başvuru formuna anında cevap geldi. Çok uğraşırsın olmaz, öylesine yaparsın olur hesabı, Murphy kanunları was here. Neyse, haldır huldur sınava girdim. Anam o ne sınav, 3 saat mi ne sürdü, yok dikkat testi yok İngilizce yeterlilik testi, yok genel kültür falan çöz çöz bitmedi. İngilizceyle, dikkat testlerindeki başarımı vurgulamak suretiyle, genel kültürden sıçtığım gerçeğini saklamak için herkese İngilizceden nasıl full çektiğimi falan anlattım tabi. Sınavları geçtim geçmesine de. Arayan soran yok anasını satayım. Bekle bekle bekle yok. Sonra ben aradım, sınavları başarıyla geçtiniz, mülakata çağırılacaklar listesinde de adınız bulunuyo dediler, ne arayan var ne mülakata çağıran. Derken bilmem kaç hafta sonra, zaten sıkıntıdan patlamak üzereyken, avmdeki işimden kurtulmayı beklemekten bıkmışken arayıp mülakata çağırdılar. Sonra bi de mülakat sonucunu bekledik tabi. O belli oldu haydaa şimdi de eğitim zamanını bekle derken ebem şeyoldu. Yazın yarısını ve en yoğun dönemini de yine ebemim şeyolduğu avmde çalışarak geçirmiş oldum. Geç oldu ama güzel oldu hesabı Ağustos'ta eğitime başladık. Aynı "sbs geçsin rahatım, şu öss geçsin rahatım, şu finaller geçsin rahatım, bi iş bulayım rahatım, çocuklar bi büyüsün rahatım" hesabı, şu yeterlilik sınavları bi geçsin-şu mülakat bi geçsin-şu eğitime bi başlayım derken tekrar ebemle karşılaştım. 12 günlük eğitimde yaklaşık 20 sınava girip geçmemiz yetmemiş gibi bir de final sınavına girdik. Jeopolitik sınavı sayesinde yerlerde sürünen genel kültürümde patlama yarattım ve Mogadishu'nun nerenin başkenti olduğundan tut, Lichtenstein'ın nasıl söylenip nerde olduğuna kadar bisssürü şey öğrendim. Başkent bilmede rakip tanımıyorum arkadaş. Ayrıca.. Öhöm öhöm, sınıfın en başarılısı olmanın yanında, şirketin şimdiye kadarki bütün eğitim gruplarındaki neredeyse en yüksek puanı alarak egoma ego katmış kendimi havaların üzerinde uçaksız uçarken buldum.
Bizim grup da çok iyi, fıştık gibi arkadaşlarım oldu. Bak.
Accık accık resimlerimi koydum. Şu gözlerini kapatıp kendini saklayan benim işte ehe. Erkekler çok eğlenceli, şimdilerde biraz sapıttılar ama idare ediyoz. Arada çibanlar çıktı tabi de neyse. Başta yakın olup sonradan bi haller olup da mesafe koyup fesatlananlar da oldu da neyyyse. Kıçımın kenarları. Huh. Sonra işte öyle böyle derkeennn fularımı taktım, "gideceğim tek yer havaalanııııııı" diyerek yeni işimin yolunu tuttum. Bi de gece shiftleri var ki tadından yenmeyo. Yani çok olunca da uyku düzeninin içine ediyomuşsun, afallıyomuşsun falan ama böyle arada oldu mu, izin günlerim dışında bütün gün bana kalıyo ya o güzel oluyo. Öyle yani, maşallah de blog. Şimdilik mutluyum işten çok şükür Allah'ım. Bak dur şu Twitter'da favorilere aldığım bi sözü yazayım. "1 saat mutluluk için, uyu. 1 gün için, balığa çık. 1 ay için, tatil yap. 1yıl için, evlen. 1 ömür için, sevdiğin işi yap." demiş bir Çin atasözü. Ah ne doğru...
Tabi okulun bitmesi ve ardından avmde full time'a geçmemle sporu da bıraktıydım. 3,5 ayın üzerine yeni başladım tekrardan. İlk günün sonrası ağrıdan, kramptan öldüm öldüm dirildim, yere bi şey düşürünce almak ölüm gibiydi de geçti şimdi Allah'tan.
Hmm başkaa.. Heh. HALA SEVGİLİM YOK AMK. Böyle de şu küfürü ilk defa kullanmış oldum. Resmen ilk defa yani. Aaaaaa ama geldiler yani. Nerde lan bu doğru insan? Nerdesin olum? Kim bilir nerde, ne haltlar yiyosun lan? Çok pis yaparım bak, adam ol, tövbe et, doğru yolu bul ve çabuk gel lütfen. Kibritcime de çabuk gelsin, yerim lan kıyamam ona da gelsin, bööyle toplu mutluluk yaşayalım.
Başkaaaa.. Hmm.. Gelmedi aklıma başka bi şey. Zaten son yazdığımdan beri bi tek iş durumlarıylan meşgul idim. Bi de Gangnam Style diye bişi varmış, ben bi akım falan sandıydım herkes konuşunca, meğer şarkı adıymış. Dün izledim ve öğrendim. Çok eğlenceli la. Hee bi de o kocaman akvaryum var ya Forum İstanbul'daki, oraya gittik çok güzeldi, harikaydı, şahaneydi. Bak.
Ayy öyle yani blog. Benden bu kadar şimdilik. Dua et de bol bol yazasım gelsin, üşenmeyeyim de yazayım sana hep. Dur yayınlamadan şu aralara birazcık foto sıkıştırayım.
Hadi öptüm cnm, sçs, aeo, kib, bye.